Dünya tasarım arenasının değerli iki ismi Aziz Sarıyer ve Derin Sarıyer ile birliğin gücünü hissettiren bir söyleşi…
ZİA: Tasarımcı olmaya ilk karar verdiğiniz an ve dönüm noktanız neydi?
Aziz Sarıyer:
Karar vermeden her şey kendiliğinden gelişti. Zamanımızda çocukken oyuncaklarımızı kendimiz yapardık. İlkokuldan beri tatillerde mobilya atölyelerinde çalışarak imalat teknik sürelerini yaşıyordum. 1971 yılında küçük atölyemi ve mağazamı açarak kendi çizdiğim mobilya ve aksesuarları üretmeye başladım.
2000 yılında ortağım Derin Sarıyer ile birlikte geliştirdiğimiz koleksiyonu yurt dışındaki birçok fuarlarda sergiledikten sonra ihracat yapabilir hale geldik. Akabinde yabancı firmaların bizim yeni tasarımlarımızı koleksiyonlarına katmasıyla uluslararası başarıya ulaştık. Türkiye de birçok farklı sektörde çalışmalarımız devam ediyor.
Derin Sarıyer:
Tasarımın, özellikle mobilya tasarımının içine doğdum. Evimizde babamın Türkiye’de sergilediği, dünya için de şaşırtıcı tavırdaki Memphis gibi oluşumların ürünleri bulunurdu. Üstüne üstlük bu ürünlerin evdeki değişimleri çok hızlıydı. Sürekli bir devridaim hali vardı. Bu hal benim için alışılagelmiş olmakla birlikte eve uğrayan arkadaşlarımın hayret duyan bakış ve söylediklerinden meselenin sıradan olmadığını hissediyordum. Neredeyse çocukluğum organik bir staj gibiydi. Bu nedenle de yenilikçi ürün tasarımı ve külliyatına her zaman özel bir ilgim oldu. Beni heyecanlandıran konuların başında gelir.
ZİA: Tasarım sizin için ne ifade ediyor?
Aziz ve Derin Sarıyer’in tasarıma bakışı - tasarım mottosu nedir?
Aziz Sarıyer:
Tasarım problem çözüm sanatıdır. Düşünen ve hayal kuran her insan her meslekte bir tasarımcıdır aslında.
Tasarım anlayışımızı bir cümleyle ifade etmek gerekirse;
‘’Ekleyecek şey kalmayana kadar değil, çıkartılacak şey kalmayana kadar’’ ürün geliştirmek gerek.
Derin Sarıyer:
Tasarımda en ön planda fonksiyon gelir. Fonksiyonu olan bir ürün tasarımdır. O noktadan daha ileri gittiğinizde ise durum sanata doğru kayıyor. Ama tasarım sadece bir fonksiyon da değildir. Biz bir masayı salt üzerine bardak koyabileceğimiz için sevmeyiz. Onunla duygusal bir bağlantıya da geçeriz. Bize hissettirdikleri de vardır. Formuyla, estetiğiyle, malzemesiyle bir ürünün bize hissettirdikleridir aslında tasarım. Fonksiyonun yenilikçi olması her zaman tercih edilir ve artı değer katar.
ZİA: Tasarımlarınızı şekillendiren süreçler nelerdir?
Aziz Sarıyer:
Yetkin tasarımcı kendi felsefesiyle hayatı yorumlar ve tarif eder. Her seferindeki çalışmalarında kendini aşmaya çalışır. İlk önce sorunun neticesini hayal eder ve sonuca ulaşır.
Aliens - Aziz Sarıyer
Derin Sarıyer:
Yaptığımız her ürünün geometrisi, matematiği gibi kendi hesabını bilimsel olarak verebilen bir alt yapısının olmasını istiyoruz. ‘Yaptım oldu’ gibi bir düşüncemiz yok. Başımızı gökyüzüne doğru çıkarırken ayaklarımızı da yerden kesmeden dünyaya bakmaya çalışıyoruz. İşte o zaman; işitsel bir yaklaşıma da sahip oluyorsunuz. Biz duygulara geometriden, matematikten ulaşıyoruz.
Nas Small Table - Derin Sarıyer
ZİA: Baba - oğul ilişkiniz tasarım sürecinde nasıl rollere bürünüyor? Zorlandığınız noktalar oluyor mu?
Aziz Sarıyer:
Aramızda 20 yaş kadar az fark olmasından dolayı müşterek çalışmalarımızda baba oğul olduğumuzu akıl etmeden iki ortak gibi düşünerek çalışıyoruz.
Bir atasözü vardır; ‘’Gençler bilebilse, Yaşlılar yapabilse’’ Biz farklı iki ortak kuşak olarak hem bilebiliyor hem de yapabiliyoruz gibi.
Derin Sarıyer:
Genelde iyi anlaşıyoruz. Tabii baba oğul ilişkisi hassastır, bir de birlikte çalışıyorsanız hem teknik hem de duygusal açılardan içgüdülerinizi de devreye sokarak ilişkinizi iyi yönetmeniz gerekir.
ZİA: Birlikte üretmenin avantajları ve dezavantajları neler?
Aziz Sarıyer:
Hayat felsefeniz ortağınızla yaklaşık aynı paraleldeyse, üretme sürecinizin kalitesi ikiye katlanıyor.
Derin Sarıyer:
Tasarım anlayışımız açısından neredeyse hiç ayrı düşmediğimizi söyleyebilirim. İşimizle ilgili rasyonel ve sağduyulu bir bakışa sahip olmaya çok gayret gösteriyoruz. Bunu da önemli bir ölçüde başarıyoruz. Artık taşlar yerine oturdu. Konuşmadan bile anlaşabiliyoruz.
ZİA: Marka ve tasarımcı iş birliklerinin gücüne ışık tutmak gerekirse, Karaca x Sarıyer Design koleksiyonundan biraz bahseder misiniz?
Sarıyer Design:
Tasarladığımız ürünlerin çıkış noktası, Karaca markasının özellikle son yıllarda iyice ivme kazanan evrensel yaklaşımına katkı sağlamaları gerekliliğiydi. Herhangi bir zamana, döneme ait olmayan çalışmalar yapmak istedik. Uzun yıllar sonra da Karaca markasının koleksiyonunda güncelliğini koruyarak klasikleşecek tasarımlara odaklandık.
Geometri ve matematik işimize bakışımızı yönlendiren temel unsurlar. Bu konunun sadece teknik tarafını değil lirik yönlerini de ele alıyoruz her projemizde. Bir su birikintisine taş atıldığında suyun yüzeyinde oluşan geometrik şekilde bilimi de şiiri de görüyoruz. Burada şiir kelimesini hislere, duygulara içkinliğin bir metaforu olarak kullanıyoruz.
Sarıyer Design x Karaca
ZİA: Bireysel tasarımlarınızın yanı sıra, Aziz ve Derin Sarıyer olarak “Sarıyer Design” yolculuğunuza devam ediyorsunuz. Sarıyer Design neler yapmak istiyor?
Sarıyer Design:
Sarıyer Design tamamen tasarım odaklı bir oluşumumuz. Serbest bir tasarım ofisi olarak ürün tasarımı ve markalara tasarım danışmanlığına dair işler yapan bir ofis. Bugüne kadarki çalışma hayatımızın bizde oluşturduğu birikimi üretimden ziyade fikirler olarak yansıtma dönemimize girişimizi temsil ediyor Sarıyer Design.
ZİA: Son olarak, genç tasarımcılara tavsiyeleriniz neler?
Aziz Sarıyer:
Tasarımcı namzeti ilk önce kendini tasarlayabilmesi gerekir. Kendi dünya felsefesini geliştirmiş, konusunda gelmiş geçmiş her türlü bilgiye ulaşmış olmalı. Tariflerini kendi parmak izi gibi ortaya koyabilmeli. Meslekte branşlaşmalı ki o yolda yükselebilsin.
Derin Sarıyer:
Bu alanda çalışan gençler veya olmak isteyenler mutlaka geçmişi bilmeli. 20’inci yüzyıldaki külliyatı bilmeliler. Çok okuyup, araştırmalılar. Her şey gibi bu iş de evrim geçiriyor. Bir gönderme yapacaksan ya da yapmayacaksan bunu bilmelisin. Genelde gördüğüm bu eksiklik var.
コメント