Şehrin karmaşasından uzak, muhteşem deniz manzarası eşliğinde pazar kahvaltılarının keyfini çıkaracağınız, aile sıcaklığı ve lezzetli mutfağıyla Manolya Ağacı Villa Cafe&Kahvaltı kapılarını sizlere aralıyor. Proje ile ilgili detayları kurucu Hülya Şentürk Tüylü ve Ömer Tüylü’ye sorduk, ZİA ONLINE okurları için yanıtladılar.
Parolamız: Konsept - Lezzet - Sohbet
Bize biraz başlangıç hikayenizden bahseder misiniz?
Villa Cafe&Kahvaltı projesi nasıl doğdu?
Ömer Tüylü: Eşim Hülya Hanım zaten girişimci bir ruh olarak girdi benim hayatıma.
4 yıl önce bir kahvaltı sofrasının bayiliğini almış bir çiftiz. Ben ürün bazlı satışta tecrübeli bir insanım ama hizmet sektöründe olmamızla hep merak ettiğim şey bu sektörün gıda ve restaurant ayağıydı.
Tabii ki gıda işin içine girince Hülya Hanım bir kadın girişimci olarak devreye giriyor fakat kendi ailesi tarafından fikirleri desteklenmemiş, bu noktada da eşi olarak benim en büyük hayalim bunu gerçekleştirmek oldu.
Hülya Hanım bilinen bir gıda markasına tatlılarıyla destek ve satış yapıyordu zaten.
Bir gün bir arkadaşının daveti üzerine kahvaltıya gittiğinde bu konsepti görüyor. Tabii fikir fikri doğuruyor, sektör esinlenme üzerine olan bir sektör. Bizim buradaki farkımız kendine özgü yanımızın olması.
Hülya Hanım projesini bana anlattıktan sonra bayiliğini yaptığımız işletmenin satışı gerçekleşirse bir sermaye oluştururuz sonra da bu işe geçeriz demiştim. Hülya Hanım’ın kalbi temiz, 3 ay içerisinde verdiğim sözün karşılığı olarak bayiliğin satışını yaptık ve buraya başladık.
Manolya Villa Cafe Kahvaltı bir esinlenme projesidir ama tamamen özgün bir marka oluşturmaya özen gösterdik.
Konsept - Lezzet - Sohbet parolasıyla yola çıktık ve şuanda 3 aylık bir işletmeyiz. Konseptimiz çok beğeniliyor, lezzetimizi siz dahil herkes çok beğeniyor.
Bahçede bulunan kocaman bir Manolya Ağacı var, işletmenizin adı bu yüzden mi “Manolya Ağacı” yoksa daha derin bir anlam mı taşıyor?
Ömer Tüylü: Doğru bir tespit. Çok keyifli ve herkesin merak ettiği bir soru bu. Evet bahçemizde kocaman bir manolya ağacı var. Projede şöyle bir detay var, burada bizim ruhumuzu da ortaya çıkartan bir detay bu. Mimar, tasarımcı, iç mimar, dekorasyon desteği olmadan amatörce fikirlerini ortaya koyan bir çok dost var sonunda bunları toparlayan bizler varız. Proje şekillenmeye başladıktan sonra isim düşünmeye başladık. Kendi aramızda konuşurken fikirler oluşmaya başladı. Yabancı isimler de düşünüyorduk sonra bir gün yine burada düşünürken “Neden arıyoruz işte burada manolya var, ismini ‘Manolya Ağacı’ koyalım.” dedim. Yine bir gün bir dostumuzla konuşurken isimden bahsettik manolya ne alaka denildiği zaman Hülya Hanım; “Bizim bahçede kocaman bir manolya ağacı var Ömer Bey de bu ismi önerince içime sindi.” dedi. Cevabın “Manolya bir ağaç mı?” olması isim konusunu netleştirdi. Çünkü insanlar manolyayı daha çok süs bitkisi ve saksı çiçeği gibi algılıyor. Oysa manolya çok büyük ve köklü bir ağaç.
Aslında bizim işletmemizin bulunduğu arsanın bir hikayesi, evin kendine has hikayesi var. Manolya ağacının da bir o kadar güzel bir hikayesi var.
Peyzaj mimarı bir çok ağaç ve çiçek aldırırken ısrarla manolya ağacını istiyor ve tam bahçenin ortasına aileyi temsilen ekmek istediğini söylüyor. Şimdi 30 yıllık büyüyen bir ağaç bu manolya ağacı. Tamamen markaya yakışan bir isim oldu. Manolyanın ekilme felsefesi aile ise misafirlerimizde bunun bir parçası.
Öne çıkan lezzetlerinizden biraz bahsedebilir misiniz?
Ömer Tüylü: Aslında burada bir plan var. Tasarımdan, isme, lezzete kadar uzanıyor. Orada şöyle ilerliyoruz, plana sadık kalıyoruz. Lezzet kısmında masadaki ürünün bir temeli olması gerekiyordu. Hülya Hanım’ın el lezzeti konusunda en ufak bir kuşkum olsaydı böyle bir yatırım yapmazdım. Öne çıkan lezzetler denildiğinde de birbirinden ayıramıyorum çünkü hepsi Hülya Hanım’ın evlatları gibi. Burada bizim temelini oluşturan ürünlerimiz belli fakat öne çıkan lezzetleri müşterilerimiz belirledi.
Lezzet konusunda çok çok iddialıyız. Biberli bir peynirimiz vardı şimdi kekikli peynire döndük ve onu deniyoruz, tahin kreması, acuka ve acı biber reçelimiz var fakat müşteri masaya gelen ürünlerde pişiyi tattığı zaman “ben böyle bir pişi yemedim” diyor. Bu bizim ana hedefimiz oldu insanlar buna özel bir noktada bakıyor ve bir numaramız pişi.
İşletme açıldıktan 1, 1 buçuk ay sonra masada olan her müşterime şunu söyledim; “Ben İstanbul’un her yerinden insanlara Gürpınar’a gidelim Manolya Ağacı’nda pişi yiyelim” dedirticem. Ve bugün İçerenköy’den gelen müşterlerimiz var, tüm bölgelerden de müşterilerimiz gelmeye devam ediyor.
Photo credit: @manolyaagacii
İşletmeniz özel etkinliklere de ev sahipliği yapıyor bunlardan da biraz bahseder misiniz?
Ömer Tüylü: İlk etapta burayı bir kahvaltıcı olarak planladık fakat hayat strateji üzerine kuruludur. Doğru strateji yaptığın zaman karşılığını alırsın.
Tabii organizasyon kısmı da planda her zaman olan bir şeydi sadece bu kadar hızlı geri dönüş alacağımızı beklemiyorduk. Bunu bize sağlayan olay da tamamen konsept, insanların bu konsept üzerinde etkinlikler yapmak istemesi oldu. İşletmeni açıyorsun ve günümüzde elinde sosyal medya için de belirli bir done olması gerekiyor. İnsanlara bak burada bunu yapıyoruzu hissetirmek lazım. Burada şöyle bir stratejide ilerledik; daha inşaat aşamasında dostlarımızdan gelen talepler vardı, çok cüzi rakamlara eylül başında ilk organizasyonumuzu yaparak başladık. Bir gün ilk organizasyonlarımızdan biri olan, bekarlığa veda partisi vardı. Genç bir kızımız kendi bütçesini karşılamak istiyordu yine cüzi bir rakama bu organizasyonu sağladık. Daha sonrasında kayınpederi özel teşekküre yanımıza geldiğinde bu bizim için çok anlamlıydı o noktada para her şey değildi.
Sadece mekan kiralama da yapıyoruz.
Söz, nişan, bekarlığa veda, doğum günü gibi organizasyonlara yer veriyoruz.
Sabah servisimiz 9.30 - 10.00 gibi başlıyor akşam 17.30 gibi tamamen bitiyor. Akşamdan sonra organizasyon varsa açığız yoksa kapalıyız.
Ve şu anda çok keyifli gidiyor organizasyonlarda da çok güzel geri dönüşler alıyoruz.
Günün sonunda bu işletmenin tutunup bu yolda ilerlemesi için olmazsa olmazımız organizasyonlar.
Photo credit: @manolyaagacii
Mekanımızda ulaşılabilir lüks bizim hedefimiz.
Photo credit: @manolyaagacii
En başa dönersek işletmenizin nasıl bir mekan olmasını arzulamıştınız?
Ömer Tüylü: Şu anda olduğu gibi bir mekan arzuladık çünkü biz Hülya Hanım ile hep arzuladığımız şeyleri yaptık. Burada neyi nasıl arzu ediyorsak öyle oldu.
Mesela karşıda gördüğünüz hamak, arabayla giderken yolun kenarında gördüğümde benim mekanımda olması lazım dedim ve satın aldım.
Mekanımızda ulaşılabilir lüks bizim hedefimiz.
Bahçede en az 10-15 pozluk alan olması lazım dedik ama şuan bizim bile tahmin etmediğimiz alanlarda fotoğraflar çekiliyor.
Güzel bir peyzaj olsun istedik. Mekanın tasarımı tamamen Hülya Hanım’a ait. Benim de dokunuşlarım var ama kapalı alan ve loca tamamen Hülya Hanım’a ait. Bu işletme bir kadın işletmesi ben sahnedeyim fakat buradaki virgül benim. Paragrafın başından sonuna kadar bu hayal, bu proje Hülya Hanım’a ait. Benim en büyük şansım 50 yaşıma gelmeden Hülya Hanım’ın hayaline hizmet etmek oldu. Müşteriye hizmet etme kısmında ben varım. Lezzeti ön planda tutuyoruz insanların merdivenlerden inip mekanımıza giriş yaptığı andan itibaren çok keyifli zaman geçirmesi, lezzetli bir kahvaltı yapmasıyla, biraz Ege tadında şehrin kaosundan uzak bir yer olmasını arzu etmiştik. Şu anda da o var.
Photo credit: Hülya Şentürk Tüylü & Ömer Tüylü
Eklemek istedikleriniz?
Ömer Tüylü: Hizmete başladığımızda bilgisine saygı duyduğum sektörden bir kaç dostum; “Yer çok riskli ve buraya yatırım yapmak çok büyük cesaret.” demişti. Lezzetimizden ve konseptimizden emin olduğumuz için güzel sonuçlar olacağına emindim.
Şimdi, İstanbul’un çeşitli yerlerinden müşterilerimiz geliyor.
Özellikle son 15 gündür birçok influencer kendileri keşfedip buraya müşterimiz olarak geliyor. Yani bir iş doğru yapılıyorsa ve plana sadık kalınırsa sonuçları güzel oluyor.
Hikayesi yeni başlayan bir markayız ve bu daha çok gelişecek çok daha iyi olacağız biz şuan hala emeklediğimizi düşünüyoruz her konuda.
Comments