Engelli miyim? Engellenmiş miyim?
- Umut Korkmaz
- 3 Ara 2024
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 20 Ara 2024
Sevgiyle merhabalar,
Saygıdeğer ZİA Online okurları, yeniden sizlerle olabilmenin mutluluğuyla, hepinizi en içten duygularımla selamlıyorum.
Bir üç aralık daha geldi çattı. O nedenle, bu yazımda sizlerle Dünya Engelliler günü ile ilgili hislerimi paylaşmak istedim.
3 Aralık, Birleşmiş Milletler tarafından 1992 yılında Engelliler Günü olarak ilan edildi. O nedenle, her yıl 3 aralıkta, engelliliğe dair farkındalığı arttırmayı amaçlayan etkinlikler düzenlenmektedir.
Bu anlamda, hakikaten dikkate değer etkinlikler olsa da kimi zaman tamamıyla insani duygularımızı sömürmeye yönelik paylaşımlar da olabiliyor. Peki, doğuştan kör bir birey olarak engellilik benim için ne anlama geliyor? Dilerseniz, kendi hayatımdan örneklerle sizlere dilimin döndüğünce anlatmaya çalışayım:
Değerli dostlar, kimi zaman düşüncelerimle baş başa kaldığımda kendime aşağıdaki soruyu sormaktan alıkoyamıyorum:
Engelli miyim? Engellenmiş miyim?
Öyle ki, sizler işinize, dostlarınıza veya başka yerlere yürüyerek gidebiliyorsunuz ve olağan dışı durumlar başınıza gelmedikçe sorun yaşamıyorsunuz. Biz körler de yürüyerek bir yerlere gidebiliyoruz.
Lakin, kaldırımlara atılmış sandalyeler, masalar, rastgele park edilmiş taşıtlar ve kılavuz çizgilerinin tam ortasında karşımıza çıkan direkler yürüme deneyimimizi zevkten öte zorlu bir sürece getiriyor.
Şimdi, size soruyorum?
Engelli miyim? Engellenmiş miyim?
Toplu taşıma araçları ile yolculuk hepimizin hayatında olmazsa olmaz ihtiyaçlardandır. Siz, beklediğiniz otobüs durağa yanaşınca, numarasını görüyor, ona göre binip gidiyor ve gitmek istediğiniz durağa varınca da inerek hedefinize erişiyorsunuz. Ben, gelen otobüsün numarasını bir görene sormak durumunda kalabiliyorum. Anons sistemi olmadığı için ineceğim durağa gelip gelmediğimi de soruyorum. Navigasyon uygulamaları ile bu süreci kolaylaştırmaya çalışıyorum.
Şimdi, size soruyorum:
Engelli miyim? Engellenmiş miyim?
Kitap, hayatımızda önemli yer alan, bizleri bilgiye, heyecana ve çeşitli maceralara doyuran bambaşka bir dünya. Hepimizin, severek takip ettiğimiz yazarlar oluyor. Siz, sevdiğiniz yazarın yeni yayımlanan eserini duyduğunuz anda bir kitapçıya koşuyor, kitabı alıyor ve hevesle okumaya koyuluyorsunuz.
Ben, o kitabı satın alsam dahi, bilgisayar kullanıyorsam bu kitabın her sayfasını teker teker tarayıcıdan geçiriyor ve bilgisayarımda okuyabileceğim hale getirmeye çalışıyorum.
Eğer telefon kullanıcısıysam, her sayfayı teker teker kamera ile fotoğraflıyor ve bu resimleri metin haline getirerek okumaya çalışıyorum.
Her iki durumda da ilk önce hataları düzeltmek de işin cabası.
Eğer şanslıysam, bir gönüllü bu eseri seslendirip Getem, Türgök veya Milli Kütüphane konuşan kitaplık birimi gibi sesli kitaplıklara gönderirse ancak o zaman oturup dinleyebiliyorum.
Halbuki, yayın evleri ilk baştan kitapları erişilebilir olarak sunsa, ben de sizinle aynı anda bu heyecanı yaşayacağım.
Şimdi, size soruyorum:
Engelli miyim? Engellenmiş miyim?
Kıymetli dostlar,
Beyaz eşya, elektronik cihazlar ve ufak ev aletleri gibi daha birçok alanda bu örnekleri çoğaltabiliriz. Lakin, değerli vaktinizi almamak ve sizleri sıkmamak adına daha fazla uzatmak istemiyorum. Yukarıda da belirtmeye çalıştığım hususlarda görüleceği üzere, yöntemler ve süre farklı olsa da yaşamımızı teknoloji ve deneyimlerin yardımıyla sürdürebiliyoruz.
Burada, anahtar kelime: Erişilebilirlik…
Her türlü hizmet sağlayıcılar, bütün insanları kapsayıcılık çerçevesinde bir görüp ve erişilebilirliği de etik kuralları arasına dahil ederlerse o vakit 3 aralıkta yapılan etkinliklerin samimiyeti artacaktır.
Değerli Okurlar,
Yaklaşmakta olan 2025 yılının hepinize güzellikler getirmesini diliyor ve bütün farklılıklarına rağmen insanların bir arada yaşayabildiği güzel bir dünya olmasını umuyorum.
Saygılarımla,
Umut KORKMAZ
Kapak fotoğrafı: @pinterest
Comentarios