Dünyanın farklı şehirlerinde, sokak kafelerinde güne başlamanın anlamı ve ritüelleri birbirinden farklı fakat ortak nokta kahve etrafında şekillenen sabahlar…
İtalya : Espresso ile Güne Hızlı Başlangıç
İtalya’da sabahları sokak kafeleri hareketli, bir o kadar da düzenli. Genellikle bar tezgahlarında ayakta içilen bir fincan espresso ile güne başlamak günün temposunu belirleyen enerji yüklemesi gibi. Birkaç dakika içinde içip bitirilen espresso “hızlı ama kaliteli” bir yaşam tarzının adeta simgesi.
Fransa : Croissant ve Cafe au Lait
Paris’in taş kaldırımlı sokaklarında, sabahları bir kafede oturup taze bir croissant ve bir fincan cafe a a ait (sütlü kahve) ile başlamak bir klasik haline gelmiştir. Fransızlar kahve eşliğinde gazetelerini okur, sokaktan geçenleri izler ve sabahın sakinliğinin keyfini çıkarırlar. Bu yavaşlığın ve basit mutlulukların bir kutlaması gibidir.
ABD: Kahve Eşliğinde Haraketli Yaşam
New York gibi büyük şehirlerde sokak kafeleri, hareket halinde bir yaşam tarzını temsil ediyor. Çoğu insan kahvesini “takeaway” alır; kahvesini yudumlarken işe gider. Ancak dışarıda, kaldırımda oturup baget ve bir fincan filtre kahve eşliğinde günü karşılayanlar da vardır. Bu ritüel hız ve küçük bir mola arasında bir dengeyi yansıtır.
İskandinavya: Hygge ve Kahve Keyfi
İsveç ve Danimarka gibi ülkelerde sokak kafelerinde sabah kahvesi içmek, “hygge” adı verilen o meşhur rahatlık ve mutluluk kavramıyla bütünleşir. Kahveye büyük önem veren İskandinavlar, sabahları genellikle sade bir filtre kahveyle birlikte sakin bir sohbet ya da kitap okumayı tercih ederler. Bu ritüelde ise huzur ve sakinlik ön plandadır.
Avustralya: Kahve Sanatı ve Sosyalleşme
Melbourne gibi şehirlerde sokak kafeleri, dünyanın en iyi kahvelerini sunan baristalarla ünlüdür. Burada insanlar arkadaşlarıyla bir araya gelerek kahvenin tadını çıkarırken sabahın keyfini uzun uzun sürer.
Comments